6 Eylül 2011 Salı

Bir Corona Talihlisinin Ibiza Anıları -1

Corona'nın Facebook'daki Ibiza tatili ödüllü oyunu "Kapakları aç, Ibiza'ya kaç!"ı (hala şu adresten oynanabiliyor http://apps.facebook.com/coronaoyun/) son gün, son dakika hamlesiyle kazanmayı bilmiştim. Ödül olarak ben ve sevgili karım Deniz geçtiğimiz haftasonunu Ibiza'da geçirdik. İşte Ibiza'dan geriye kalanlar...

Öncelikle yarışma sonrasında hem yolculuğa kadar geçen sürede, hem de tatil esnasında her türlü sorumuzu/sorunumuzu gidermeye çalışan, inanılmaz yardımcı olan, bıkmayan, usanmayan Corona ürün müdürü Işıl Hanım'a çok çok çok teşekkür ediyoruz.

Yolculuğumuz 19 Ağustos sabahı Atatürk Havalimanı'nda başladı. Ibiza'ya Iberia Havayolları ile Madrid aktarmalı olarak gidecektik. Havayoluyla ilgili şüphelerimiz, uçağa biner binmez son buldu. Gerek uçuş kalitesi ve konforu, gerek host ve hosteslerin güleryüzlülüğü ve yardımseverliği fevkaledenin fevkindeydi. Madrid-Ibiza arası dolmuş sayılabilecek bir uçakla geçildi, ki bu da bizim için ilginç bir deneyim oldu. Canadair CRJ 200 model uçağımız 50 yolcu kapasiteliydi.

Öğleden sonra Ibiza indiğimizde karşımıza çıkan ilk şey Corona (yerel adıyla Coronita) standıydı. Havaalanından başlamak üzere adanın her bir köşesi "Coronita Island" giydirmeleriyle dolu. Işıl Hanım'dan öğrendiğim kadaıyla Corona, Ibiza'ya özel bir pazarlama konsepti oluşmuş. Yine kendisinden tüm dünyada Corona ismiyle bilinen markanın, İspanya'da bu ismin bir başka markaya tescilli olması sebebiyle Coronita olarak pazarlandığını öğrendim.

Otelimizin manzarası
Ibiza havaalanında başlayan heyecanımız, otele ulaşmamızla zirveye ulaştı. Corona bizim için şehrin Ibiza Town olarak anılan bölümünde muhteşem bir otel ayarlamış. Odaya girdiğimizde 8 adet buz gibi Corona ve ertesi akşam gerçekleşecek organizayon için davetiyeler bizi bekliyordu.

Yorgunluğumuzu atar atmaz kendimizi otelin hemen yanındaki Talamanca plajına attık. İlk plaj deneyimimiz, sahilde yediğimiz yemek dışında biraz hayal kırıklığıydı. Yurdumun cennet plajlarından ve denizinden sonra Talamanca denizinin kirliliği ve bitmek bilmeyen yosunları, "neden kimse denize girmiyor da öyle plajda takılıyor?" sorumuzun başlıca cevabıydı. Adanın bir diğer ilginç yanı da güneşin oldukça geç batması, öyle ki otel manzarası fotoğrafını akşam saat 8'de çektiğim halde güneş yakmaya devam ediyordu.

Ibiza Town
İlk günün gecesinde otelin hemen önünden kalkan tekneler ile Ibiza Town'un merkezine indik. Birbirinden güzel ve keyifli dükkanlar arasında Ibiza'nın çılgın gece hayatına dair ilk sinyaller çakmaya başladı. Ibiza Town'un barlar sokağı olarak anılabilecek kısmı adanın lakabına yakışır şekilde özgürlüklerin tavan noktasıydı. Sokak boyunca sürekli bir hareket, neşeli insanlar, yükselen müzik sesleri, bizi çok da alışkın olmadığımız şekilde çevrelemişti. Pacha, Space, Amnesia gibi dünyaca ünlü gece kulüplerinin merchandise mağazaları dolup taşıyordu. Bu kulüplerin kendilerini pazarlama metodları okullarda ders olarak okutalabilir, o derece iddialı yani...

Burada sangrialarımızı ve Coronitalarımız'ı yudumladıktan sonra, saat 1'de sonuncusu olan tekneye yetişmek üzere aklımız arkada kala kala Ibiza Town'u terkettik. Bu arada Ibiza Town'da farkettik ki adanın "official" birası gerçekten Corona, bira içen herkesin elinde sadece Corona vardı.

Ertesi günün planı herkesin övgüyle bahsettiği, Ibiza'ya yakın bir başka ada olan Formentera'yı ziyaret etmekti. Internette okuduğumuz kadarıyla adaya yaklaşık yarım saatlik bir deniz yolculuğuyla ulaşılabiliyordu. Otelimizin önünden kalkan Formentera teknesine bindikten 45 dakika geçmiş olmasına rağmen halen etrafta kayda değer bir kara parçası olmadığını görünce, bahsi geçen yarım saatin bizi sollayıp duran hızlı feribotlar için geçerli olduğunu anladık. Deniz ve ben hayatımızın en uzun ve zorlu (tam 75 dakika) deniz seyahatini gerçekleştiriyorduk.

Adaya ulaştığımızda biraz alt üst olmuş, biraz kendimizden geçmiş, özetlemek gerekirse eritilmiş kaşardan halliceydik. Ancak ünlü Formentera plajları karşımıza çıktığında birer Corona açtık ve  her şeyi unutup manzaranın büyüsüne kendimizi bıraktık. Yazının ilk bölümünü bitirmek için en güzel son ancak ve ancak Formentera fotoğraflarıyla olabilir, buyrun bakalım...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...